Taksici Seyfi


*Doğan Cüceloğlu Röportajından Alıntıdır*
 

Seyfi naif, temiz, dürüst bir Anadolu çocuğudur. 

Askerlikten sonra İstanbul’a ailesini alıp gelir ve taksicilik yapmaya başlar. 

Herkes tarafından çok sevilen, işini en düzgün şekilde yapan Seyfi’nin tek bir hayali var: 2 oğluna ev almak, yaşlanınca da yanlarına gidip torun koklamak.

Seyfi bu hayalini gerçekleştirmek için gece gündüz çalışır.

Önce Etiler’den bir daire alır. Sonra der ki; sıra ikinci oğlanın evini almakta. 

Durmaz... Yine gece gündüz çalışır. İkinci evi de alır içlerine kiracıları oturtturur. 

Kiralarla, gece gündüz çalışarak çocuklarını okutur.

Gel zaman git zaman oğlanlar büyür. Onlar da Seyfi gibi çalışkanlardır. 

Büyük olan Boğaziçi İşletmeyi birincilik ile bitirir ve Amerika’ya gider, sonra küçük kardeşini de alır yanına ve bir şirket kurarlar. 

Seyfi yaşlanmıştır artık, eşini de kaybetmiştir. 

Çocuklarına evlerini almış, okutmuş ama bu sefer de ne çocuklarını görebilmektedir ne de torunlarını sevebilmektedir. 

Çocuklarının, torunlarının hasretini çekerek, buna hüzünlenerek vefat eder. 

Ah be Seyfi ’cim! 

Toplumun alkışladığı Seyfi şimdi böyle bir sonla mı hikâyeyi tamamlayacaktı ? 

Peki, Seyfi bir yerde yanlış mı yapmıştı?

 - Gece gündüz çalışmak yerine evinde çocukları ile daha çok vakit geçirip, çocukları ile arasındaki bağı güçlendirebilir miydi ? 

 - Ya da böyle gelecek ile ilgili (kendinden bağımsız birer birey olan çocukları üzerinden ) çok büyük hayalleri olmasa daha mı mutlu olurdu?

Yorumlar

Popüler Yayınlar