Ayrılığın Zarafeti...

 

İnsanları bir gelişiyle bir de gidişiyle hatırlarız…

Bu yüzden;

Birliktelik kadar ayrılığın da hakkını vermek bence önce sevgiye sonra saygıya dâhil…

O zaman sonsuz oluyor işte tüm yaşanmışlıklar..

Altı üstü insanız ya hani!

Duygu ve düşüncelere bürünmüş emanet bedenleriz ya…

Çok normal değil mi evlilikler, sevgililikler, aşklar kadar ayrılıkların da olması?

Duygularımızın, düşüncelerimizin değişmesi…

Bazen hayatın yükleri arasında boğuluyoruz belki de sonra da diyoruz ki " yaa biz birbirimizi hiç tanıyamamışız."

‘’Tanıyamamışım’’ demek kadar trajikomik başka bir kelime yok.

‘’Tanımanın’’ yıllarla, paylaşımlarla, vakit geçirme süresi ile hiç ilgisi yok…

 Öyle olsa 25 yıldır evli insanlar boşanır mıydı?

Tanımak veya tanımamak tamamen bizim beynimizde insanları yarattığımız bir "imaj" ve o imajın dışına çıkınca ‘’aa! Tanıyamamışım’’ diyoruz ;) 

Sonra da Aşk bitti diyoruz...

‘’Aşk’’ denilen şey bu kadar basit bir kavram mı ya?

Daha huge (kocaman), daha magic (büyülü), daha imaginary ( hayali)  bir şey olması gerekmez mi?

Mesela ;( inanıyorsan ) Tanrıya hissettiğin sonsuz ve koşulsuz güven , evladına, annene babana, kardeşlerine hissettiğin o çıkarsız sevginin hissettirdiği yüce duygu sanki‘’AŞK " kelimesinde vuku buluyor gibi...

Bu yüzden de bitmeyen,sonsuz ve büyülü bir kavram olmalı gibi geliyor bana.

Duygusal ilişkilerde biten şey; heyecan, sohbet, paylaşımlar, hayranlıklar…

Kendini yenilemeyen, geliştirmeyen, kendi kendine yetmeyi bilmeyen, mutluluğu kendi içinde değil de hep karşıdakinde arayan, birbirine ‘’yalnız kalacağı bir alan’’ tanımayan, sürprizsiz, hayalsiz, saygısız ve nezaketsiz yürütülen her ilişki bir gün biter.

Fiili olarak devam etse de ruhen biter!

Toplumsal baskılar, aileler, çocuklar düşünülerek akışına bırakılmış her ilişki de,  daha kötü olmasın diye bitirilmeyen her hikâyenin sonunda da ,  kahramanlar ;  daha mutsuz, daha derin yaralar alır…

Bu yüzden kendimize bir söz vermeliyiz!

Yazdığımız her hikâyenin kahramanı olarak ; 

" hikâyelerimizi mutlu son ile bitirmeliyiz ‘’

Tadında… İnsanlığında… Zarafet ile…

 

Bugün, Fazıl Say ve Ece Dağıstan’ının boşandığını öğrendim. Aslında tam olarak buradan doğru bu yazı da..

Mahkeme salonuna Elele girip, Elele çıkmışlar… Birbirlerine o kadar güzel veda mailleri yazıp paylaşmışlar ki,

Çok etkilendim!

Artık eşler evlerine çevik kuvvetle gidecek moda gelmişken,

Boşanmak isteyen eşini , öldüren kocalarla dolu haberleri görmekten bıkmışken..

Bu zarafet, bu insanlık ilaç gibi geldi…                        

İki sanatçının bunu yaşatabilmesi, umutları yeniden yeşertti.

Ne diyelim, bize bu zarafeti öğrettikleri için Teşekkür Edelim.

Ve Buda’nın çok güzel bir sözüyle bitirelim:

Sonunda 3 şey önemlidir;

‘’Ne kadar sevdiğin,

Ne kadar nazik yaşadığın,

Ve senin yazgında olmayan şeylerden nasıl zarafetle vazgeçebildiğin’’



 

 

 


Yorumlar

  1. Mükemmel bir yazı olmuş keşke kadın erkek herkes aynı his ile yaklaşabilse bu konuya o zaman bu dünya çok güzel yaşanılası bir yer olur 🙏 yüreğine ve parmaklarına sağlık başarılarınız daim olsun 😘

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim . İnsanlıktan tek umudumuz hepimizin ...🙏

      Sil
  2. Çok akıcı bir yazı olmuş emeğinize sağlık.. ve en güzel kısmı da sonunun böyle manidar bir şarkı ile bağlanması. Kalp kalbe hediyedir, bu en büyük umuttur hiç unutmamak dileğiyle 😇❤️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim .
      Sozun bittiği yerde şarkılar başlıyor aslında...;)

      Sil
  3. Yüreğine sağlık, çok farklı bir bakış açısı 🌸

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar