Denge...
Hep dikensiz gül bahçeleri istiyoruz değil mi ?
Çünkü kolay geliyor…
Diyoruz ki ya herrü ya merrü !!
Arası yok, denge yok…
Hee, böyle hayatı babam da yaşar!
Bizi şekillendiren hayatın majörlü minorlü yolları değil mi ?
Peki hayatı yakalasak bir yerden ..
Bir dursak artık ,biraz yavaşlasak..
I’m enough diyebilsek biraz kendimize...
Bir şeyler üreteceğiz diye her yere saldırmak yerine ,
Tek bir şeye odaklansak...
Ve böylece tüketmeyen bir üretim yaratsak..
En başta kendimizi tüketmesek!
Sanki değişecek gibi bir şeyler…?
Peki, ne bu denge?
Fiziksel mi zihinsel mi?
Sözlük anlamı ile ;
‘’bir insanın ya da bir nesnenin devrilmeden, dikey durma durumu. ‘’
Salt kavram anlamına bakınca bile hem fiziksel hem zihinsel bütünlük olduğunu anlayabiliyoruz aslında. (Yoga yapmak sanki bunu yakalıyor di mi? Bunu enikonu araştırmam gerekiyor ;) )
Sadeleşmek...
Şükretmeyi bilmek..
Ama bir o kadar da ; hayatın içine sürprizler katarak,
Kendimizi geliştirerek yaşamayı başardığımız da dengeli ve keyifli bir hayat'ı beraberinde getirecek gibi , ne dersiniz ?
Hayatı canlı tutarak ‘’denge’yi sağlamak mümkün pekâlâ!
Sosyal ilişkilerimizde de, aile bağlarımızda da hatta romantik ilişkilerimiz de bile bunu arıyoruz hep...
‘’Denge – Harmoni – Ahenk ’’
Günlük koşturmanın içerisinde hayatımızın ‘’sosyal yönü’’ üzerine çalışmak bize aktif bir biçimde kendimize empati duymayı ve şefkati öğretiyor.
Tıpkı Çok çalışmak ya da yeterince çalışmamanın yüzeyselleştirdiği gibi...
Her ikisi de psikolojik dengeyi etkiliyor.
Sağlıklı bir psikolojik denge için de ;
‘’ samimiyet, hoşgörü, heyecan ,yenilik ve bir o kadar da esneklik ‘’aramaktan geçiyor yolumuz..
O zaman şöyle bitiriyoruz :
Uzaklarda arama çünkü sen içimdesin...;)
‘’Dengesizseniz, Denge sizsiniz! ‘’
Yorumlar
Yorum Gönder